Fotoğraf Makinası Almadan Önce:

0 yorum

Bir dijital fotoğraf makinası almaya niyetlendiniz, bunun için:

1. 'Ne kadar para harcamak istiyorum' ve 'iyi bir alternatif çıkarsa ne kadar zorlayabilirim' diye parasal konuları kafanızda belirlediniz.

2. Ek maliyetlerin çıkabileceği (tripod, kart, filtre, taşıma çantası vs.) gerçeğini kabul ettiniz.


3. Fotoğraf çekme alışkanlıklarınızı gözden geçirdiniz.. Ya da yeni başlayacaksanız kendinizi makinayı almış, ve fotoğraf çekiyorken hayal ettiniz ki neleri çekiyorsunuz onu görebilin.. :)

Bundan sonra sıra alternatiflerin neler olduğunu görmeye geliyor, o kadar çok alternatif var ki, adını çok iyi duyduğunuz markalardan tutun da, hiç duymadığınız gerçek olamayacak kadar ucuz makinalar var. Öncelikle bu aşamada şu gerçeği kabul etmeniz lazım, bu iş biraz vakit alıcı bir iş. Yani 'benim için en uygun, iyi, ucuz ve kullanışlı makinayı satın almak istiyorum' diyorsanız en az 3 ay sürer araştırması.

Alternatiflerin ne olduğunu öğrenmek için ilk seçenek dijital makinası olan eş, dost.. Ancak açık sözlü birini bulmak lazım, çünkü insanların bir huyu vardır, satın aldığı şeylerin hep 'çok iyi' olduğunu söyler.. Ben daha hiç 'ya öyle bir kazık yemişim ki sorma' diyen birini görmedim. Ona makina ile ilgili fikirlerini sorarak başlayabilirsiniz. Ben olsam bu soru cevap faslına önce çok nefis bir makina olduğunu söyleyerek başlarım, sonradan ufak ufak 'yoktur ama hiç bir problemle karşılaşıyor musun' şeklinde bir ağız araması yaparım.

Daha sonra arkadaşınızdan makinayı isteyin, bir iki poz çekin, ne olduğu hiç önemli değil, elinizde bir sonraki makinayla karşılaştırma yapmak için bir referans olsun. çok uyduruk bir şey de olabilir.
Dikkat etmeniz gereken şeyler, öncelikle elinize güzel oturuyor mu onu bir kontrol edin. Herkesin eli aynı büyüklükte değil, rahat etmeyebilirsiniz. 

Parmaklarınız düğmelere ulaşabiliyor mu ona bakın. Eğer bir vizoru varsa ordan bakın, görüntü aydınlık mı karanlık mi, LCDsinin görüntüsü net mi, ışıklı bir ortamdaysanız detaylar seçiliyor mu seçilmiyor mü? Kamerayı elinize alıp söyle soldan sağa doğru orta hızda bir geçirin, bir yandan da LCD ye bakın, bakalım görüntüler düzgün seçiliyor mu hareket ederken. Menulerine girip bakın, neler olduğunu anlayabiliyor musunuz yoksa garip garip şeyler mı yazıyor?.. 

Etrafta çok da aydınlık olmayan bir bölge bulup orayı netlemeye çalışın.. Netliyor mu yoksa takılıp kalıyor mü? Ya da uzunca bir süre sonra mı netliyor, netlerken ses çıkarıyor mü, rahat netlemek için bir lambası var mı yok mü.. Eğer zoom'u varsa en genişten en dar'a kadar zoomu getirip götürün ne kadar zaman aldığına bakın, gidip gelirken çıkardığı sese bakın.. En geniş halindeyken ve en dar halindeyken netleme düzeyi aynı mı değil mı bir kontrol edin.

Sonra makul bir ışığa gidip şunları deneyin: Önce deklansöre yarım başın (mutlaka yarım basılıyordur, netlemeyi ve ışık ayarlarını kilitlemek için) Sonra bu haldeyken biraz bekleyip tam basın. Basmanızla resmin çekilmesi arasında geçen zamana bir bakın. Sonra farklı uzaklıkta bir yere doğrultun (burası önemli, mutlaka farklı uzaklıkta bir yer olmalı), sonra hiç yarım basmadan direkman deklansöre başın.. Bakalım o zaman ne kadar sürede çekiyor.

LCD deki fotoğrafı bir kontrol edin, sizin çektiğiniz renklerle gerçekteki renkler birbirine benziyor mü?.. Benzemiyorsa bir kaç seçenek var, ya LCD si tam doğru renkleri göstermiyordur, ya makinanın o fotoğrafı çekmek için gerekli bir ayarı yapılmamıştır (mesela beyaz dengesı), ya da makina yanlış renkler çekiyordur. Ama ilk iki ihtimal daha yakın ihtimallerdir genelde. Fotoğraf çekme modundan 'bakma' ya da review ya da "play" moduna geçin.. Çekilen fotograflara ne kadar hızlı bakabiliyor ona bir bakın.. "next" düğmesine basıp yarım dakika bekliyor musunuz yoksa hızlı hızlı geçiyor mu onları kontrol edin.. Dijital fotoğrafçılığın en önemli avantajı malum çekilen fotograflara bakmak, vaktinizin bir kısmı bu şekilde geçecek, o yüzden çok acı verici bir işlem olmamali.. 

Fotoğraflara bakarken 'zoom' özelliği varsa onu deneyip fotograflari yaklaştırdığında nasıl göründüğüne bakın..


Pil ömrünün ne kadar olduğunu öğrenmeye çalışın. Eğer makina kendine has pil kullanıyorsa (cep telefonları hep özel piller kullanır ya önün gibi) günün birinde o pil şarj ola ola daha hızlı bitmeye başlayacaktir, yedeğinin bulunuyor olması şart. Sarjinin makina üzerinde mı yoksa ayrı bir yerde mı olduğunu sorun.. Çünkü eğer makina üzerinde oluyorsa "pl bitince ben yedek pili takarım, o bitene kadar ötekisi şarj olur" şeklinde bir olaya giremezsiniz.. Taşımanız gereken yedek pil sayısı artar. Ayrı bir şarj aleti varsa o zaman daha rahat olur, ama bu sefer de onu yanınızda taşımak zorunda kalırsınız..

'ON' düğmesine bastıktan kaç saniye sonra çekmeye hazır hale geliyor, ve de açıkken kapattığınızda kaç saniyede kapanıyor onu kontrol edin. Bazı makinaların objektifleri içeri çekilir, o yüzden de uzun sürer.. Elinize aldığınız makinalarda buna da bakmak lazım.. İlerde siz makinayı açmak isteyip beklerken çekmek istediğiniz pozu kaçırmayın. Bir de makina arka arkaya iki resmi ne kadar zamanda çekiyor ona bakın. 'saniyede bilmemkaç fotograf' çektikleri 'burst' modlarından bahsetmiyorum, standart tek fotograf çektikleri modda iki resmi arka arkaya ne kadar hızlı çekiyorlar onu diyorum. ZAman ne kadar kısaysa o kadar iyi.

Bir de makinanın kaç fotoğraf çekme ayarı var ona bir göz atın.. Yani üzerinde üç ayar varsa "fotoğraf"-"film"-"izleme" diye, beklentilerinizin biraz altında kalabilir. Hangi ayarların makinayı kullanan tarafından yapılabildiğini öğrenebiliyorsanız öğrenin. En önemlileri


-Flash
-Beyaz dengesi (white balance)
-fotograf kalitesi
-fotograf büyüklüğü
-Dıyafram (aperture)
-Perde (shutter)


Daha sonra arkadaşınıza hiç fotograf bastırıp bastırmadığını sorun, varsa onlara bakın, yoksa bilgisayardan görmeye çalışın.. %200 zoom yapıp bir de öyle bakın.. çapraz çizgiler hakkaten çapraz mı iniyor yoksa kesik kesik mı gidiyor, düz zeminler fazla mı grenli, renkler gözünüze nasıl görünüyor, bunları kontrol edin. Makinanin LCD sindeki haliyle bilgisayar aktarılmış halini karşılaştırma imkanınız varsa onu yapın, renkler ve kontrastlar birbirine ne kadar benziyor ona bakın. bu çok önemli çünkü sahada fotoğraf çekerken renklerin nasıl çıktığı konusunda tek referansınız LCD olacak. Eve gelip bilgisayara yüklediğinizde alakasız renkte fotoğraflar görmek istemezsiniz.


Sonra arkadaşınıza kaça aldığını sorun ve de aklınızın bir köşesinde bunu tutun ki, sonradan başka makinalarla karşılaştırma şansı olsun. Eğer makinayı hiç beğenmediyseniz bile benim tavsiyem bunu açıkça arkadaşınıza söylememeniz :).. Eğer çok beğenirseniz mutlaka markasını modelini bir yere not edin. Sonra eve gidip internetten bakın, bir makinanın popülerliğini görmek için internetten yapacağınız arama çok ise yarar. Alacağınız makinayı ne kadar çok insan kullanıyorsa bir sıkıntınız olduğunda o kadar çok yardım alabileceğiniz yer bulursunuz demektir. Bu arada aklıma gelen bir şey, ben olsam sabit mercekli ve 'fixed focus'lu yanı netlik ayarı olmayan makinalardan kaçınırım. Çünkü bunlar çok giriş seviyesi makinalardır ve tahminen fotoğrafçılıkla ciddi olarak ilgilenen insanların çok ilgisini çekmezler.

En çok faydalanabileceğiniz kaynak tabii ki internet..
Artık makina üreten firmalar da bu işin kıymetini anladıkları için bir takım sitelere makinalarını gönderiyorlar ve inceleme yazılmasını istiyorlar. Ben size bir kaç kaynak vereyim, ne yazık ki tamamı ingilizce, eğer ciddi bir türkçe site bulursanız bana da haber verin.

http://www.dpreview.com
http://www.dcresource.com
http://www.steves-digicams.com
http://www.imaging-resource.com

siteler arasında en babaları bunlar.. Tüketiciye yönelik incelemeler yapıyorlar, bazı başka siteler de var ancak onlar daha çok 'pro' ekipmanların incelemelerini yapıyorlar ve daha 'çool' takılıyorlar.. Madem lafi geçti, onlara da örnek vereyim.


http://www.robgalbraith.com
http://www.fredmiranda.com

Bu arada türkçe sitelerden http://www.ntvmsnbc.com sitesinde arada bir fotoğraf makinalarının incelemeleri oluyor. Ayrıca gelen mesajlardan http://www.tomshardware.com.tr sitesinde fotoğraf makinası incelemeleri olduğu söyleniyor.

Gördüğünüz fotoğraf makinalarını bu sitelerde arayıp bularak özelliklerine iyice bir bakın.. Hepsinin 'reviews' diye makinaları inceledikleri bir köşesi var.. İnceleme yapmamışlarsa bile o makinanın genel özelliklerinin yazılı olduğu bir bölümleri mutlaka oluyor. Buradan makinaları inceleyebilirsiniz. Bu siteler sonuçta para kazanmak için kurulduklarından ve de müşteri çekmek durumunda olduklarından, hiç bir zaman "çok kötü bir makina sakın almayın' gibi bir inceleme görmezsiniz. O yüzden bu insanların yorumlarından çok verdikleri sayısal örneklerle fotograf karşılaştırmaları önemlidir, onlara bakın. 

Çoğunlukla bütün makinalar "hararetle tavsiye olunur" ile "çok iyi" arasında gider gelir bu yorumlarda. Bir de tabii bizim ana maddelerimiz içinde yer alan "fotoğraf çekme alışkanlıkları" ni hic hesaba katmadıkları için orda gördüğünüz "çok iyi" ler sizin için "ortalama altı" olabilir. O yüzden subjektif yorumlara çok bakmayın Sonuçta bu adamlara makina gönderiliyor, iki gün makinayla oynuyorlar ve yorum yazıyorlar. Bu sitelerden makinaların olası aksesuarlarını da görürsünüz, üzerlerine takılan objektifler, pil üniteleri, filtreler... Beni en cezbeden aksesuar 'sualtı' aparatıdır. Artk makinaların çok estetik görünen ve bütün özelliklerini şu altında da kullanabileceğiniz şu altı 'kutu' larını da yapıyorlar.. Böyle bir aksesuarın varlığı bile insani su altı fotoğrafçılığına başlatabilir.

Bütün bu araştırmaların sonucunda en zor kısım gelir, artık seçenekleri bir kaç taneye indirgemek gerekir. İçinizin işindiği, gözünüzün kestiği bir kaç makina zaten siz bakarken ötekilerin arasından sıyrılır. Bir kere bu 'short list'i hazırladınız mı artık makina seçmenin sondan bir önceki aşamasına geçebilirsiniz.

Listenizi yaptıktan sonra ilk adım bu makinaların kullanım kılavuzlarını internetten indirmektir. Şimdi diyeceksiniz ki "biz makina geldiğinde bile kılavuzunu okumuyoruz, satın almadan mı okuyacağız?".. Milyon mertebesinde para harcayarak alışveriş yaptıktan sonra tatsız sürprizlerden hoşlanan arkadaşlar bu bölümü atlayabilirler... Bir çok makinanın kullanım kılavuzu pdf formatında internette vardır. Örnek vermek gerekirse Google'dan "user manual pdf download canon eos 300d" diye bir arama yaptığınızda muhtemelen ilk üç link içinde canon eos 300d'nin kılavuzunu mutlaka bulursunuz. Amazon.com genelde sattığı bütün ürünlerin kılavuzlarının da linklerini veriyor.. Kılavuzlar indikten sonra söyle bir göz gezdirip özelliklerine bakın. .Sitelerde bir makinanın özelliğine bakarken "netleme modları : üç tane" gibi bir ibare görmüş olabilirsiniz, ancak kılavuzdan bakıp bir de görürsünüz ki, o netleme modunu değiştirmek için iki menü değiştirip üç kere bilmemne tuşuna basmak lazım. Emin olun ki değiştirmesi bu kadar zor olan bu özelliği pratikte hic kullanmayacaksınız demektir.. 

Bir de her özelliği anlatan sayfanın altında "DIKKAT" le başlayıp "bu özellik bilmemne modundayken çalışmaz" diye devam eden o özelliğin sınırlarını belirleyen yazılar olur. Onlar da size makinayı pratikte kullanırken sınırlarınızın nerede olacağı ile ilgili fikir verir. Bu arada kılavuzlar tahminen türkçe olmayacaktır ama sonuçta "şuraya basın, sonra şu düğmeyi itin' falan türünden görsel bir anlatım olacağı için anlamak çok sorun olmaz.
Kılavuzlara bakıp makinaların genel kullanımı hakkında biraz fikir edindikten sonra sıra, en büyük bilgi kaynağı olan forumlara bakmaya gelir. 

www.dpreview.com da müthiş aktif bir forum vardır. www.fredmiranda.com un da kendine özgü bir forumu vardır ama siz ilk durak dpreview'a gidin. Soldakı menüde forums kısmına gelirseniz her markanın ayrı forumu olduğunu görürsünüz. Hatta popüler modellerin kendine özgü forumları bile vardır (canon 300d gibi).. Bu forumlar Türkçe forumların aksine günde bir kaç yüz mesajın dolaştığı ve bilgi akışının inanılmaz boyutlara vardığı müthiş forumlardır. Yazan insanların yarısı makinayı belli süredir kullanan insanlardır, diğer yarısı da oraya fikir almak için gelmiş "bu aletin pil ömrü ne kadardır", "fotograf kalitesi nasıldır" şeklinde sorular soran alıcılardır.

Muhtemelen sizin soracağınız bütün sorular başkalarının da aklına gelmiş ve sormuş oldukları için önce forumu söyle bir kısaca tarayın, başlıklara bakın, enteresan gelenlerin içine girin (malesef yine ingilizce tabii), arama özelliğini mutlaka kullanın.. Mesajlar arasında bir "mükerrerlik" arayın.. Mesela benim eski makinam Casio QV3000 di. ve de flash'i çok kötü bir makinaydı, insan tenini bembeyaz çıkarırdı. Foruma girip bakarsanız, her 10 mesajdan birisi bununla ilgiliydi.. İnsanlar buna çare üretmeye çalışıyorlardı. Nitekim yine burdan öğrendiğim bir yöntemle bu sorun da çözüldü (incecik kırmızı bir şeffaf bandı flash'in üzerine yapıştırıyorsunuz, ve bütün insanlar normal renklerinde çıkıyor...) Bu şekilde düşündüğünüz makinanın potansiyel bir problemi var mı yok mü az çok anlarsınız.. "az çok" diyorum çünkü eğer makina sahibiyseniz ve foruma yazıyorsanız, ya bir şikayetiniz vardır ona derman arıyorsunuzdur, ya da bilgilerinizi paylaşmaya çok meraklısınızdır. O yüzden genellikle forumlarda durum olduğundan daha feci görünebilir. Bir takım kızgın insanlar olayları abartabilir. Ancak eğer o makinayi 100 bin kişi aldıysa bunların sadece 1000'inin o forumlara girdini aklınızda tutarak okuyun. Sorunlar karşısında çok şüpheye kapılmayın makina hakkında. Oraya makinanın nasıl bozulduğunu değil, neler yapabildiğini görmeye geldiğinizi unutmayın. Çok ciddi bir sorun olduğunda zaten üretici firma ürününü geri çağırır, çağırmazsa da bir sonraki modelini kimse almaz.

Forumlara herkes o makinayla çektiği fotograflari yollar (hatta artık moda oldu, illa ki ilk çektiğiniz resmi yollayacaksınız, ne olduğu hiç önemli değil).. benim 'takıldığım' 300d forumunda bazı mecburi fotoğraflar da vardır, eğer 300d'niz varsa mutlaka "ördek", "sincap", "dolunay" ,"duvar" (objektifi test etmek için) ,"evdeki evcil hayvanınız ya da bebeğiniz" , "hayvanat bahçesinde bir gün", "uçan kuş", "gece vakti köprü" "güneş batışı" fotoğraflarını göndermezseniz olmaz... Bu fotograflardan zaten o makinanın doğru ellerde nasıl fotoğraf çektiğini görürsünüz. Daha da güzeli, yanlis ellerde nasıl çektiğini de görürsünüz. Makinası iyi çekmiyor diye defalarca servise gönderip aldıkları dükkandan değiştiren insanları görürsünüz. Böylece aslında makinanın ikinci planda olduğunu ve de asıl olayın fotoğrafı çeken insanda olduğunu da görebilirsiniz. Forumlar çok faydalı yerlerdir bu açıdan. Bir de benim tavsiyem, bir makinanın forumu ne kadar aktifse ö makinaya o kadar sıcak bakın. Çünkü bu şu anlama gelir, o forumdaki kadar çok insan sizin şu anda yapıyor olduğunuz incelemeyi bir vakit yapmış ve ö makinayı seçmişlerdir. Bir de ilerde makina aldığınızda basınız derde girerse o kadar çok insan yardımınıza koşacak demektir.

Bu araştırmalardan sonra artık listenizdeki makinaları iyice tanımıs olursunuz. Hatta forumda sorulan bir iki soruya cevap bile verebilir duruma gelirsiniz. Bundan sonra yapılacak iş, istediklerinizi elde etmek için nelerden ödün verebileceğinizi tespit etmeye kalir. Mesela bir makina arka arkaya hızlı olarak 20 fotograf çekerken diğer makina 5 tane çeker ama buna karşın fotograf kalitesi daha iyidir. Veya makinanın birisinin netleme seçme ayarı vardır ancak öteki makina da yüksek ASA larda az gürültü sergiler.. Bir tanesinin pil ömrü ötekinden uzındur ama öteki makina da 300 gram daha hafiftir... Bu seçenekler uzar gider. Bunların hepsini göz önüne alıp bir tanesini seçersiniz.

Ancak tavsiyem, inceleme yapmaktan hiç vazgeçmemeniz, çünkü gözünüzden kaçan kritik özellikler olabilir. Elediğiniz makinaları bile arasıra geri dönüp araştırmakta fayda var. Örnek vermek gerekirse, ben bu aralar harici flash almaya çalışıyorum, ve yukarıda size anlattığım bütün aşamaları geçtim, listemi yaptım, sonunda bire indirdim, ancak ismarlayacağım gün istediğim bir özelliği olmadığını gördüm (merak edenler için: 'fill flash' yapmak için otomatik moddan çıkıp 'manual' moda girip hesap kitap yapmak gerekiyormuş), ve de başka bir flash ismarladim, halbuki o flash'ın "patladıktan sonra tekrar hazır hale gelme süresi" ismarladiğim flash'ınkinden çok daha kısa sürüyordu.. Ama iste bütün güzellikler bir arada olmuyor..

Forumlarda dolaşırken bir konuyu aklınızdan çıkarmayın, örneğin Canon 300d forumuna gidip de "meraba sizce ben Nikon D70 mı alayım Canon 300d mi" şeklinde bir soru sorarsanız zaten bunun cevabı bellidir. O yüzden mümkün olduğu kadar makinayla ilgili direk sorular sormalısınız ki mantıklı cevap alasınız..

Bir de seçim yaparken çok mükemmelci olmayın..Yani fotograf kalitesini anlayacağım diye resmi %500 büyütüp bakmanın hiç bir anlamı yoktur. Eğer çok anlamak istiyorsanız, resmi alıp A3 olarak baştırmak iyi bir yol ölür. Orda bakın bakalım gözünüze nasıl görünüyor.. Bilgisayarda bir resmi %500 büyütmek, herhalde bir apartmanın duvarını o fotografla kaplayıp bir metreden bakmaya benzer. Büyük formatte çekilmis fotograflardan olusturulan sokaktaki billboardların dibinden bakarsanız o fotograflarin bile hiç de öyle 'cam gibi' olmadığını görürsünüz. O yüzden makina seçerken pratikte hiç kullanmayacağınız detaylara çok takılmayın.

Artık alacağınız makina giderek kafanızda şekillenir, ve seçenekler artık bire inmiş gibidir. "gibidir" diyorum çünkü siz o makinayı satın alıp elinize almadan seçenekler asla bire inmiş olmaz..

Makina alırken gözönüne zaten almış olduğunuz 'aksesuarlar' kısmını asla atlamayın.. Bir kere makinayı elinize aldıktan sonra ilk gerekecek şey bir adet taşıma çantası olacak. Yeri geldiğinde naylon bir torbayla da taşıyabilirsiniz ama bence o kadar para verdiğiniz bir aleti daha iyi korumak gerekir. Eğer küçük bir makinaysa sorun yok, ancak büyük bir makina alıyorsanız (ki DSR ların tamamı 'iri' makinalar) o zaman çanta seçimi çok önem kazanıyor. Eğer uzun bir yürüyüşte belinizi kopartacak gibi bi bir çanta seçerseniz bir dahaki gezide fotoğraf makinanızı yanınıza almamak için bir sürü sebep yaratırsınız kendinize.. Çantalarınızı fotoğraf makinanıza ne kadar aksesuar alacağınıza göre ya baştan geniş alın, ya da genişleme opsiyonu olsun. İkinci önemli konu da, çantanın kendisi ağır olmasın... Bazı çantalar vardır ki, içi boşken zaten ağırdır. Mümkün olduğunca hafif çanta seçmekte fayda var. Bir de çantayı bir tür 'giyecek' olarak düşünün. Giyince rahat edemediğiniz bir elbiseyi nasıl ki almıyorsunuz, çantayı da almayın.

Çantalar da kişilerin alışkanlıklarına göre bir kaç çeşit oluyor.. Yazı serisinin "çantalar"i da kapsaması açısından bildiklerimi yazıyorum, bu kısmın dijital fotoğrafçılıkla bir alakası yok, içine her türlü makinayı koyacağınız çantalar.. Büyük ihtimalle benden çok daha tecrübeli çok insan çıkacaktir.
-Omuza astığınız, bir çok fotoğrafçının yanında gördüğünüz en klasik çanta tipi. Kötü tarafı, uzun yürüyüşlerde hep dert olur. Çünkü asimetrik bir şekilde asılıdır ve dengenizi bozar.. Çapraz asmaya kalksanız bu sefer de vücudunuza olmadık bir tork uygular. Her halikarda yürüyüşler ya da bütün gün süren fotoğraf seanslarında yorucudur. Öte yandan bu kadar çok kullanıldığına göre demek ki kullananların çok sevdiği bazı yönleri de yok değildir.. Sanırım içine çok fazla şey alabiliyor olması önemli bir etken.

-Toploader'lar. Benim favori çanta tipimdir. Fotoğraf makinası içinde ters dürür, ve makinayı çıkarıp geri yerine koymak çok hızlı olur. Bu çantaları da yandan asmanız gerektiği için aynı dengesizlik sorunlarını burda da yaşarsınız. Ancak bazı modellerini ek bir aparatla göğsünüze asmak ya da kemerinize takmak mümkün.. Kötü yanı tek başına fazla malzeme taşımaz. Benim şu anda kullandiğim: http://www.tamrac.com/519.htm

- Sırt çantaları.. Uzun yürüyüşler için biçilmiş kaftandır. Daha rahatı olamaz. İçine dünyayı alır, saatlerce yürüseniz de farketmezsiniz (tamam biraz farkedersiniz ama dengesiz değildir).. Kötü yani, çantanın kendisi çok ağırdır. Bir de o kadar çok gözü vardır ki, bir şeyler doldurmadan duramazsınız, sonuçta 15 kilo olur çıkar sizin çanta. Başka bir kötü yani da, çanta sırtnızdayken makinanıza ihtiyacınız olursa öyle 'hop' diye makinanızı çıkartamazsınız, illa ki çantayı çıkarıp makinayı içinden almanız gerekir. Ben böyle bir sırt çantasıyla (http://products.lowepro.com/product/Mini-Trekker-AW,1965,14.htm) kızılcahamam gezisine gittim, çanta 13 kiloydu, yaklaşık 5 saat yürüdüm, bunun iki saati güneş altında tepe tırmanmakla geçti ve çanta hiç sıkıntı yaratmadı. Eğer aksesuarınız çoksa düşünülmesi gereken bir alternatiftir.. Genelde pahalı oluyorlar ama bakın sürda 18 sterline satılan bir model var: http://www.7dayshop.com/çatalog/product info.php?cPath=777 1 103 10308&products id=6021 .. Eğer Türkiye'de herhangi bir firma üretiyorsa tahminen daha ucuza olabilir, fotoğraf dükkanlarına gidip sormakta fayda var. Hatta soysal pasajı tarzı kendi üretim yapan mağazaların olduğu yerlere tarif ederseniz deneyen çıkabilir bile..
- Free bag stili bele takılan çantalar da vardır ama ben hiç görmediğim gibi nasıl kullanıldığını da aklım kesmez..Düşer o çanta adamın belinden.. Kullanan varsa eğer fikirlerini yazarsa sevinirim.
- Slinger denen "sırt çantası - omuz çantası - toploader" karışımı çantalar. Bu çantalar tasarımları gereği sırt çantası gibidirler, ancak gerektiğinde vücut üzerinde bir tür atıp öne geçebilirler, böylece çantayı "soyunmadan" istediğinizi içinden alabilirsiniz.. Surda bir iki örnek var: http://www.tamrac.com/5747.htm
Bütün çantaların genellikle kendi gözleri ve bölümleri dışında modüler olarak ayrıca satılan ve içine objektif, su kabı vs koyabileceğiniz ek aksesuarları da vardır, bazıları faydalı olabilir.

KAYNAKÇA
www.melihozbek.com